GÖRMEK, HİSSETMEKTİR…


GÖRMEK, HİSSETMEKTİR…
Gözlerimiz dış dünyaya açılan pencerelerimizdir.
Bu pencerelerden dünyanın iyi - güzel, kötü – çirkin tüm hallerini görebiliyoruz.
Yaratılmışların en şereflisi olarak fıtratımıza uygun olanları anlıyor, ona göre yaşantımıza yön veriyoruz.
Çoğu zaman bakıyoruz fakat görebiliyor muyuz?
Gözlerimiz bakmak için yaratılmış diyerek şükür edebiliyor muyuz?
Eğer şükür edebiliyorsak, bakmanın ne kadar kıymetli olduğunu da idrak edebiliriz.
Aslında idrakinde olmamız gereken, bakmak ile görmek arasındaki farkı anlayabilmektir.
Bakmak sıradan bir olaymış gibi görünse de, görebilmek başlı başına şükür ve maneviyat kapılarını açan bir anahtardır.
Maneviyat kapılarını açan anahtarla iyiye – güzele baktığımız her şeyde ilahi bir gücün varlığını hissederiz.
Bu ilahi gücün azametini anlamak için beş dakika gözlerimizi kapatıp etrafımızı görmeye çalışalım.
Ne görebiliyoruz?
Sonsuz bir karanlık…
Burada ancak hislerimizle hareket edebiliriz.
Etrafımızda bulunan her şeye dokunarak, bulunduğumuz ortamı koklayarak anlamaya, anlamlandırmaya çalışırız.
Bu da sabır ve metanet gerektirir.
Yüce Allah; ‘’ Herhangi bir kulumu gözlerinden mahrum bırakmak suretiyle imtihana tabi tuttuğumda, sabrederse, gözlerine karşılık ona cenneti veririm. ‘’ Buyurmuştur.
Cennetle müjdelenen bir kardeşimizi gördüğümüzde, nadide bir gülün kokusunu hissetmeye, onu incitmemeye gayret gösterelim.
Dünyaya açılan pencerelerimizin her an kırılma ihtimalini aklımızdan çıkarmayalım.
Sevgiyle, merhametle, samimiyetle yaklaşalım.
‘’ Merhamet edene, Allah merhamet eder. Yerdekilere merhamet edin Allah’ da size merhamet etsin.’’
‘’ Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret etmeyin.’’ Hadis-i Şerif’ lerini her daim hatırlayarak, Görmenin Hissetmek olduğunu asla unutmayalım.
Gönül gözüyle görebilen tüm dost yüreklere selam olsun…

SEVGİ, SAYGI ve HÜRMETLE…