GERÇEK TÜRK KİMLİĞİ, TÜRKMEN ALEVİLİĞİNDE GİZLİDİR


Kenan bey, kısa öz bir açıklama yapmışsınız. Aynı şeyleri düşünüyoruz. Bizim Atmalı Aşiretimiz kuraklık nedeni ile diğer Türkmen ve Kürt aşiretleri ile birlikte Uygur bölgesinden göç ederek Türkmenistan ve İran arasında Xoresan adı verilen verimli topraklara Şaman olarak gelmiştir. Xoresanda İranlılarla tanışmış, İranlılar bizden önce müslüman olunca, biz İslamı Araplardan değil, Perslerden öğrenmişiz. İranlıların İslam anlayışı eski dinleri Mazdeizm ile yeni din İslamın sentezinden oluşmakta idi. Bu nedenle biz de bu sentezin tesirinde kaldık. Ancak Orta Asyadan gelen Şaman Aşiretlerin İslam önderi Hoca Ahmet Yesevi idi. İranlılar bizlere çok baskı yaptılar ki, siz eski dininiz Şamanizmi ve Ana Türkçeyi bırakarak, Farsça konuşmalısınız ve tam müslüman olmalısınız dediler. Biz nasıl yüzlerce yıllık dilimizi ve dinimizi bırakalım dedik ve direndik. Türkçe konuşmayı yasakladılar. Biz de Farsların baskısından kurtulmak için Hoca Ahmet Yesevinin Horasan Erenlerinden bir Türkmen Dervişi olan Hacı Bektaşı Velinin dergahlarına sığındık. Hacı Bektaşı Veli, eski dininize(şamanizme) ait islama aykırı olmayan inanışlarınızı islamla birlikte yaşayabilirsiniz dediler. Aslında konuştuğumuz kürtçe, bir uygur lehçesi idi. Biz Kürtçe(kurtça, uygurca) konuştuğumuz halde Türkmen Aleviliğini kabul ettik ve Hünkar Hacı Bektaşı Veli ile beraber 10 bin çadır Anadoluya geldik. İran, Irak tan sonra Ağrıdan Türkiyeye dağıldık. Suriye ve mısıra kadar uzandık. Yavuz Selim ve Şah İsmail arasındaki savaşta, Şah İsmail yenilince, onu destekleyen Türkmen Alevileri de yenik sayıldık. Bu tarihten sonra Aşiretimizin 6 oymağı sünnileşti. 6 oymağı Alevi olarak yaşamaya devam etti. Arap, pers ve Türk karakterli mezhep ve tarikatlar doğdu. Arap Aleviliğine Nusayrilik, Pers veya Acem Aleviliğine şia, Şamanizm ile islam dininin ortak yorumlanmış şekline Türkmen Aleviliği denildi, Yaşayış biçimine Türk Müslümanlığı denildi. Ancak Türkiyede bazı kesimler Türkmen Alevliği dersek Kürt Alevilerinin Türkmen oldukları anlaşılır endişesi ile Anadolu Aleviliği diye olmayan bir Alevilik biçimini ortaya çıkardılar. Anadoluda onlarca, yüzlerce medeniyet geldi geçti. Anadolu  Aleviliği kimin kültür motiflerini taşıyor diye sorarsak, Anadolu Aleviliğin İslamiyet öncesi ve Ali öncesi var diyorlar. Öncesini anlatın deyince, temelini Yunan ve Hristiyanlığa dayamaya çalıştıklarını gördük. Bunu yapmakla İslam Dininin içerisinden protestan bir mezhep yaratma peşinde olduklarını gördük. Halbuki günümüz Kürt köylerinde bulunan Cem Evlerinde bile duaz ve semah Türkçe yapılıyor. Saz a Türkistandan gelen Telli Kuran derler. Makamlar Türk makamlarıdır. Kapıda deynekçi var. Bu deynekçinin görevi eşikliğe basanı uyarmaktır. Çünkü şamanizmden  Türkmen Aleviliğine geçen mistik inanışlar vardır. Eşikliğe basıp içeri girenler o eve uğursuzluk getirir. Bu inanış İslamda yoktur. Ancak Şamanizmde bu inanış vardır. Kısaca Kürt ve Türk köylerinin Cem evlerinde daha kapıda iken %50 Türklerin eski dini Şamanizm, %50 İslam yaşatılıyor. İşte Anadolu Aleviliği diyenlerin inkar etmek istedikleri İslam ve Ali öncesi kısmının Şamanizm olduğunu itiraf etmiyorlar. Şamanizm ile Hanif Dini benzerliği, Şamanizmin Kuranda adı geçen Hanif dini olduğunu anlıyoruz ve Şaman Türklerin ve Kürtlerin İslam öncesi de dinsiz olmayıp mü'min olduklarını, tek tanrıya inandıklarını görüyoruz. Şamanizme göre Tavşan ve Baykuş uğursuz hayvanlara girer. Bu nedenle Türkmen Alevileri Tavşanı ve Baykuşu uğursuz sayarlar. Sonuç olarak Türklerin ve Uygur Türkçesini yaşatan Kürtlerin kimliği Arap sünniliğinde değil, Türkmen Aleviliğinde yaşamaktadır. Biz aslımıza, Hoca Ahmet Yesevinin Türkmen Aleviliğine geri dönersek Araplaşmadan kurtulabiliriz. Yoksa çoğumuzun adı Arap adıdır. Kimliksiz yaşıyoruz, gerçek kimliğimize dönmeliyiz. . Saygılarımla.