Ruhumuzu temizlemek için birbirimizi sevelim mi?
Abdulkadir DESTAN

Abdulkadir DESTAN

Abdulkadir DESTAN / Medical Doktor - Hukukçu

Ruhumuzu temizlemek için birbirimizi sevelim mi?

13 Haziran 2022 - 17:58

Adım" dünya", ruhumuzu temizlemek için birbirimizi sevelim mi? Bugün her gün gibi bayram değil ama bayram ihtimali olan bir gün.
Her çocuk esirgeme kurumunda olduğu gibi.
Bayramlar çok erkenden başlar. Herkes yüzlerce şekilde baba annelerini hayal eder, karşılaştıklarında hemen ellerini tutmaya cesaret edemezler, ürkerek önce eteklerine, pantolonlarına sürünerek," sevabına sev beni " derler.
Onlar sevilmenin öznesi değil, birer nesnesidir.
Her çocuk hayallerinde balon yapar. Annelerini babalarını köpükten balon yapar, saklarlar.
İstediğim zaman baloncukları patlatıyorum.
Bilin istiyorum.
Çocuk yurtlarında akşamları yorganımın zifiri karanlığında yüzlerce anneler ve babalar saklanır.
Çünkü burası "sıfır altı yaş "çocuk yurdu.
Adım dünya, kimler koymuş bilmiyorum. Muhtemelen ezan sesini kulağıma okunmadan, gevrek ve melankoli arasında salıncakta salınan bir parçacık kızgın bakış gibi, konmuştu. 
Bir karakolda bir çocuğa niye dünya ismini koyarlar, bilmiyorum.   Bilmiyorum ama o günden her sabah omzumda dünyanın yükünü hissettim.
Aynaya bakarken normal yüzümü görmem, olabilecek yüzümü görmeyi seviyorum.
Sabahları yanaya baktığımda gözlerimdeki bakış, kışkırtılmayı bekleyen köpeğin gözü gibi gelir.
Ağzımı açtığımda, siftahsız bir hayat geçiren yazarın not defterini kapattığı gibi kaparım ağzımı. Bedenim ve nefesimde tutuşmayı bekleyen çıranın ürkekliği var.
Oysa ben küçük elleri, küçük bedeni, küçük düşleri, küçük yüreği olan bir dünyayım.
Bedenim ateş bastığı zaman, ellerim ateşten yeni çıkmış fırıncı küreği gibi yanaklarım minik ateş topu gibi yanar.
Sabahları olsun istemem. Her sabah tekrara düşen acemi müzisyenin nota basışı gibi soluğum sıklaşır ve kimse beni görmesin diye, yorganı üzerime çeker dalarım.
Ben bunu her yıl üç beş kez yaşarım.
Acısını, gemideki kürek mahkumlarının dövüşteki savurduğu yumruğu yemiş mağlup köle gibi acısını hissederim.
Bugün yine bayram olma ihtimali yani ebeveynlerin geçit töreni var.
Belki de bir anne bir babanın yüreğine konacağım.
Biliyorum yüküm, yokuş yukarı çıkamayan bir katırın burnundan çıkan nefesindeki koku gibi tenimin kokusu, size ağır gelir.
Ama ne zaman ki ellerimi konabildiğim, bir avuç bulduğum zaman, bu kokum gül kokusu gibi olur.
Koku yanaklarımı kızartır, düşlerimi ateşler, düşlerim yanaklarımı ıslatır, mutlu olurum.
Yüzlerce annemi ve babamı görüyorum.
Sevmeye istekliler, çünkü kendi iç hesaplaşmalarında mutsuz yanlarındaki güçlü kıymıkları törpülemek için cesaret depolarlar.
Bu gücü bir çocuğun elini sık sıkı tutuğunda alırlar.
Aslında ikisi için de yeni bir güne uyanmanın başlangıcı olur.
Artık iki elle sıkı sıkıyadır ve kördüğümdür.
Ne ebeveyn adayı ne de çocuk o eli çözmek istemez.
Ebeveyn dinden çıkma ihtimali olan, çocuk rahiptir.
Her organ aslında solur, nefes alır verir.
Gözümüzün nefesi, güzel bir çiçeğe bakmak.
Kalbimizin nefesi sevilmektir.
Hediyeler alınır verilir.
Bedeli ucuz soğuk içini buza kesen bir öpücük kondurulur.
Göz pınarlarından damlayan yaşı tohumlayan o öpücüktür.
Âmâ yine de eller sıkı sıkıya kenetledir, ayin yeni başlamıştır.
Sıradaki günahkâr gelecektir, günah çıkarmaya çünkü biliriz ki bizim payımız çok “dünyaların" buralarda soğuk düş görmesine sebepte.
Orada her çocuk şunu mutlaka öğrenmek zorundadır.
O da "ruhlarımız ter ile temizlenir öpücük ile değil"
Bu keşmekeş dünya da hayat denilen romanın kelimeleri düşlerinde saklı, noktalama işaretleri ise duygu ve mimiklerdir.
Sonları ekşi bir pasta tadı…Adım" dünya", ruhumuzu temizlemek için birbirimizi sevelim mi? Bilelim ki Cennet çocukların gülüşünde saklı, güldürebilirseniz eğer görürsünüz.
" sevabına sev beni

Saygıyla,
Abdulkadir DESTAN
 

Bu yazı 1782 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum