GERÇEK MUCİZE BAHAR AYHAN. ALLAH'TAN GELENE ELHAMDÜLİLLAH
Ayhan AKTAŞ

Ayhan AKTAŞ

Ayhan AKTAŞ / Engelli Aktivist, Sporcu, Radyo Programcısı, Spiker

GERÇEK MUCİZE BAHAR AYHAN. ALLAH'TAN GELENE ELHAMDÜLİLLAH

29 Ekim 2023 - 23:43

Spastik paralize bir hastalık.Toplumda az bilinen ama sık görülen bu hastalığa sahip olan yazar Bahar Ayhan, en çok kendilerini bilinçsizce yargılayanlardan şikayetçi. Ayhan, bu hastalık sebebiyle anne olamıyor, cerrahi müdehalelerde anestezi kullanamıyor... İnsanın kendi iyi tanıması ve yapabileceklerini iyi bilmesinin, toplumda var olma mücadelesinde önemli bir güç olduğunu savunan Bahar Ayhan'la gerçekleştirdiğim söyleşiyi sizlerle paylaşıyorum...
 
Sizi tanıyabilirmiyiz
 
Merhaba ben Bahar Ayhan 1978 istanbul doğumluyum. Spastik paralize hastalığı olan yeni bir yazarım.
 
Nedir bu spastik paralize ?
 
Spastik paralize beyindeki sinyallerin ters çalışması demek. Türkçesi bu. Bende gevşeme sinyali yok, kasılma sinyallerim var.Bu vücut içinde kollara dahi yansıyabilir ama benimki bel ve bacaklarda, toplumda ortopedik engelli diye adlandırıyorum. Bu hastalığın birçok zorluğu var. Ameliyat olurken anastezi alamıyorum. Anne olmam yasak düşüp bir yerlerimi kırmam yasak. Çünkü böyle durumlarda anestezi hastalığımı tetikliyor, felç olabiliyorum ya da bitkisel hayatta kalabiliyorum. Toplum tarafından bilinmiyor. Bu hastalık hastalığının adını bilen spastik paralizi dendiği zaman spastik. Biliyorsunuz bizim halk arasında bazen hakaret cümlesi olarak da kullanılan bir tabir ve ben beni hemen beyin özürlü zannediyorlar. Aslında spastik demek, çalışmayan bölge demek toplumunu bilmediği için size hemen bir haftaya yakıştırıyor. Toplum beni nasıl algılıyor? Ben ortopedik engelli görünüyorum çünkü yürüme bozukluğum var. Kasılarak görüyorum, her benim gibi özel insanın olduğu gibi birçok toplu taşıma aracı bana uymuyor, yol uymuyor, bu yüzden görenler işte doğuştan mı? Tüh tüh vah vah , kaç derecesinin, bana yardım etmek yerine sözüm ona kendi vicdanlarını rahatlatmak adına benimle ilgileniyorlar.
 
Tek farkımız farksızlığımız.
 
Evet, yazarım dedim, ilk kitabım senin adın mucizeyi çıkarttım, neden senin acın adamın mucize? Çünkü bu kitap bir mucize. Bu kitabın geliri serebral palsili çocuklara adanacak, bir caminin umut derneği ile birlikte çalışıyorum. Neden senin adın mucize bu kitabı alan her insan o çocuklara bir mucize yaratacak. Bu kitap engelli bir kadının toplumda var olma savaşını anlatıyor. Kitabın ana karakteri biraz benden biraz çevremden. Genelde gerçek yaşanmış hikayeler var kitabımda. Toplum size neden engelli diyor? Neden sizi dışlıyor, neden ötekileştiriliyor? Hep ben şunu savunuyorum, tek farkımız farksız, benim bir adım var. Bahar, Ayşe, Fatma bunlar sadece isim ama ortak adımız insan, hep bunu savundum. Hani ben toplumun bana koyduğu isimlerle yaşamak istemediğim için böyle bir kitap biz de varız dedim. Biz de seviyoruz, seviliyoruz, hatalar yapıyoruz, başarılarımız oluyor. Biz daha ne oluyoruz? Evlat oluyoruz, kendi gücümüz yettiğince biz de başka insanlara dokunabiliyorsunuz, faydamız oluyor. Yani hiçbir farkımız yok. Hep söylüyorum, tek farkımız farksızlığımız.
 
 
Acıma duygusu altt ayatan egoyu besler...
 
Hastalığımı ilk öğrendiğimde çıktığımda Allah'tan gelene elhamdülillah deyip öyle çıktım. Doktordan benim şanssızlığım ablamda da aynı hastalık olunca aile tamamen koptu ve ben kendime üzülemeden, aileyi toparlamaya koyuldum. İşte baba, bir tarafta anne bir tarafta abla derken ben onları toparlarken. Bir anda baktım ki ayaklarımın üstünde duruyorum zaten kendimi üzülme fırsatım olmamış. Ben hep söylüyorum, güçlü bir kadınım, toplumun bana nasıl baktığı umurumda olmuyor. Ama görüyorum ki o kadar çok eziliyoruz ki o kadar çok acınarak bakıyoruz ki ben hep söylerim, acıma diye bir duygu yoktur. Hep altında egoyu besler ve Allah bile kullarına acımaz sadece rahmet ve merhamet eder. Bu da acımak değildir. Ben hep dedim ki, ben acınacak bir insan değilim, benim gibi dik duramayan, onlara karşı bir örnek temsil etmek istedim. Milletin ya da toplumun beni nasıl gördüğü umurumda değil. Ben biliyorum kendimi eksileriyle artılarıyla kendimi seviyorum.
 
İnsanın kendisini tanıması, yarınları için bir sermayedir...
 
Neler yapabileceğimi biliyorum. Ben şöyleyim, hastalığımdan önce de gezerdim. Hatta belki daha az gezerdim ama hastalığımdan sonra hiç full time her yapmak istediğim şeyi yapıyorum. Sanatsal her türlü faaliyete giriyorum ya da görmek istediğim her yere gidiyorum. Zaten arkadaşlarım bana diyor ki ben hastayım deme biz senden daha hastayız yani daha kısıtlı oluruz kendimizi diye ikili ilişkiler eğer bu. Kadın erkek ilişkisi ise bazen düşünüyorum. Hani bir erkeğin baba olma hakkını elinden alıyorum çünkü anne olmam yasak acaba diyorum bu yönde bir hani haksızlık yapabilir miyim diye ama çok şükür ki bugüne kadar böyle hiç beni bu konuyla vurabilecek kimse çıkmadı. Hani hep şöyle bir laf vardır, herkes bir engelli adayı diye ama bunun gerçekten anlamını bilen insanlar karşıma çıktı. Sadece lafı güzaf değil. O yüzden sosyal çevrem arkadaşlarım hatta genelde böyleyimdir. Çok aktif, esprili. Eee sempatik bir tipimde ve arkadaş çevrem çoktur. Özellikle bu kitaptan sonra bir sürü okurum oldu. Bir sürü güzel tepkiler alıyorum ve yeni yeni insanlara, yüreklerine dokunan biliyorum. O yüzden benim hiçbir eksiğim yok.
 
 
Bazı alanlarda zorlanmam, vazgeçmek için bir neden değil ....
 
Ben en çok giriş sözümü çok seviyorum kitapta ve her oturumda bana aynısını söyledi. Şöyle bir cümlem var, "ben kardelen gibi nadide bir çiçek olup gördüğü ilk güneşte ölmek yerine, ben elvin, cennet çiçeği olup çevreme ışık olmayı seçtim" diye kendim için yaşamıyorum. Şöyle bir şey var, hastalığa uğrayan herkes, bu hastalıkla yaşayan ya da herhangi başka bir değişik nörolojik hastalıkla yaşayan herkese şunu tavsiye ederim, öncelikle kabul edin, neden ben demeyin onu düşman olarak görmeyin. Arkadaşınız olarak görün ne kadar çok kabul ederseniz çabuk kabul ederseniz hastalık size gerçekten o zaman daha artılarıyla geliyor. Evet, zorlanıyorum, kaldırım çıkamıyorum, belki metrobüse binemiyorum ama dediğim gibi sırası geliyor. Baston alıyorum. En büyük özgürlüğüm kol kola girmek yerine birilerini beklemek yerine yani. Eksileriyle artılarıyla kendinizi sevin yapabileceğiniz her şeyi de kısıtlamayın. Yapın.
 
 
Ayhan AKTAŞ
 

Bu yazı 8071 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum