İLK SELAM, BOL PAYLAŞIM OLSUN !
Ayhan AKTAŞ

Ayhan AKTAŞ

Ayhan AKTAŞ / Engelli Aktivist, Sporcu, Radyo Programcısı, Spiker

İLK SELAM, BOL PAYLAŞIM OLSUN !

08 Eylül 2021 - 01:39 - Güncelleme: 29 Eylül 2021 - 01:30

Merhaba kıymetli  gazete okuyucuları.
Ben Ayhan Aktaş
Uygun görülürse bundan sonraki süreçte tek bir konuda sizinle paylaşımlarda bulunacağım.
Bedensel engelli bir bireyim. Ulusal bir radyo kanalı olan NTv Radyo’da editör-Spikerlik yapıyorum. Keni misyonum olan ‘Engelli’ dünyasına dair ik ayrı programım var. Bu yayınlarda; başta spor olmak üzere bir çok farklı alanda önemli işlere  imza atmış, hele hele yaşamını yeniden inşa etme başarısını elinde tutan insanların hikayelerini anlatıyorum.  Gazetemizin  sayfalarında bu hikayelere de yer  vermek ve daha geniş kitlelere ulaştırmak istiyorum. Sağolsunlar Gazete yöneticilierimiz düşüncelerimi uygun buldu ve bundan sonra belirli periyotlarda bu isimlerle sizleri buluşturma şansını bana verdiler.
O zaman hoş geldim, hoş gördüm.
İlk yazı olarak, bir zamanlar engelli haberlerinin yer aldığı, yöneticilik ve yazarlık yaptığım bir gazetede yaşadığım bir diyaloğu sizinle paylaşmak istiyorum. O dönemde aynı zamanda gazetenin reklam işlerine de bakıyordum...
 
O BALI YEMEK İÇİMDEN GELMEDİ. REÇEL YEDİM!
Uzun süre yazılı basında, 40 yıldırda her yönüyle "Engelli" sıfatına haiz bir vatandaşım. İlkokul sonlarına kadar kendimi çocukça duyguyla eksik hissetsem de, yaş ve zaman ilerledikçe çevrendekiler kafandaki örümcek ağını yıktırıyor sana. Harika bir buluğ çağı yaşadım. Sevdiklerimde oldu seviştiklerimde. Herkes gibi birara sırtımdan vurulmuşluğumda vardır. Ençok sevdiğim ise yolda yürürken yüzüme değilde engelime bakanlara verdiğim tepkiydi. Bugün o çok sevdiğim protestocu, yanlışlara haykıran, istemediğini elinin tersiyle itme ve kabul etmeme yönümü yaşadım. Gazetecilikle uğraştığım yılların son iki dönemini tespitlere ayırdım. Destek nedir, kim yapar, kimin desteğe ihtiyacı var, yayıncılık-dernekçilik ve beni onlar nasıl görüyor gibi konu başlıklarında çalışmalar yaptım. En belirleyici ve en net sonuçları reklam görüşmelerini yaptığım dönemde elde ettim..
Yazı başlığımla ilgili bölüme yavaş yavaş gelicem. Önce sindire sindire son 2 yılı anlatmak isterim. Hoş ve keyifli bir dönemdi benim için. Kendi misyonumun eksiklerini, pozitif farklılılarını yaşadım. Benden farklı olanları inceledim. Engelliler ve medya konu başlığında yapılan bir çalıştaya katıldım. Birçok ulusal basın ve görsel medya temsilci katıldı. Bu toplantılar haber niteliği taşısada paylaşılmaması ve servis edilmemesi ricasıyla keyifli bir kahvaltı ortamında zikredildi. Neden servis etmedik. Bir başlasak anlatmaya en başta ''demagoji'' yaftasını yapıştıracaklar. Henüz bizim tespitlerimizi anlayacak ne bir kamuoyu algısı nede iş çevresi var. Engelli toplumuna bakış açısının değişmesi için başlattığımız bu sessiz ve derinden girişimler sonuç verince, birçok konu kahvaltı ortamlarından dışarı paylaşılmaya başlanacak elbette.
 
Gelelim yazı başlığımızla ilgili bölüme. Bu yazıyı okuyan birçok kişiyle ya telefonda yada mail üzerinden bağlantı kurmuşuzdur. Fiziken bilmesekte ismen ve sıfatından mütevelli tanırız birbirimizi. Reklam taleplerinde genel olarak ajanslar üzerinden görüşsekte bazen reklam müdürleriylede muhatap olabiliyoruz. Daha önceleride bir kez paylaşmıştım, '' Uygun İçerikte Yayınımız Yok'' yanıtı aldığımızda neler düşündüğümüzü. Biz ''uygunsuzmuyuz'' diye düşünüyorduk bazen. Ha tabi başka taraftan bakarsak buna , şirketlerin girişinde yada kamuda '' Danışma''  yazar. Gelde danış. Yani olay esasında biraz bakış açısında. Bunları anlattımki içimde kalmasın. Derken geçenlerde bir olay yaşadım, yine reklam peşinde koşarken... Aldığım cevap daha önceleri düşündüklerimin hepsini çöpe attı, toz pembe hale getirdi. Sanırım Aralık ayı için konuşuyorduk. 3 Aralık Engelliler Günü Özel Sayısı için firmalarla görüşme yapıyordum. Bizler için proje üretenleri ve paylaşanları gazete sayfalarında görmüşsünüzdür. Ancak bir firma var ki ilan talebimize verdiği geri dönüş yanıtıyla tarihe geçerken, nazarımızda toprak altına indi. Çok bilinen bir bal firması ile mailleşiyorduk. Engelli haberlerinin yeraldığı gazetemiz için reklam talebini ilettiğimiz bal firması yetkilisi arasında geçen diyalog şöyle idi;
Gazete yetkilisi (ben) - Işıltı Gazetesi biliyorsunuz engelli camiasının yakından takip ettiği bir gazete. Siz de bal sektöründe faaliyet gösteren gücenilir bir firmasınız. Sayfalarımızda sizlerin reklamlarını ve haberlerini vermek bizim içinde gurur verici olacaktır. Gazetemizin sayfalarında ilanlarınızla yer almak istermisiniz ?
Bal firması yetkilisi (O) – Firmamız hakkında düşünceleriniz için teşekkür ederiz. Daha önce bizimle paylaştığınız bilgileriniz ve talebinizi yönetim kurulumuzda değerlendirdik. Ancak “Hedef kitlemiz içinde olmadığınız için “, reklam veremeyeceğimizi üzülerek belirtmek isterim ...... !
 
Yorum sizlerin.
O günden sonra o bal markasının ürünlerini tüketmek içimden gelmedi. Ayşe teyzenin yaptığı reçelleri yedim. Oğlu değilim ama beni kendi oğlu gibi sever bilirim !
Hikayelerimizle sonraki sayılarda buluşmak dileğiyle.
Sağlıcakla kalın.
 

Bu yazı 2019 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum