YENİ NESİL SEVMEK
Uğur Bolat / Kitap ve Roman Yazarı

Uğur Bolat / Kitap ve Roman Yazarı

Kitap ve Roman Yazarı

YENİ NESİL SEVMEK

03 Ekim 2017 - 18:55

YENİ NESİL SEVMEK       

Aşk; çoğu duygunun bir araya gelip insanı anlamsızca, promilsiz bir sarhoşluğa, hatta uyuşmuşluğa sürükleyen duygu bana göre. Belki de eskiden böyleydi. Şimdileri biraz daha değişik.

El ele tutuşma dönemi zaten bitti ama en azından kadın erkek arasında ki anlayış seviyesi bu kadar düştü mü diye düşünüyordum.

            Evet düşmüş. Hatta yerlerde bile değil. Varlığından söz etmek bile imkânsız denilebilir.

            Sabah kuşağı programlarının evlendirmek yerine, arayıp bulmak, barıştırmak, hatta ve hatta insanları stüdyoya gelmeye mecbur bırakmak için yapmadıkları yok gibi.

Son yıllarda evlilik programları ile gençliğe adım atan kız-erkek kim varsa ekrandaki albenili hayat tarzını arıyor ilişkilerinde. Haliyle bulamayınca büyü bozuluyor.

Bu aslında o kadar büyük bir yıkım ki tamiri imkânsıza yakın. Kitap okumadan televizyondan internetten duyduğu, gördüğü her şeye inanan bir nesil yetişti. Ve bu neslin en büyük sorunu ikili ilişkileri.

            Şimdi bir düşünün yirmi beş yaş üstü kime sorarsanız sorun bir çocukluk aşkından bahsedecektir size. Ama bu adsl kuşağının bahsedeceği bir aşk ya da ilişki yok.

Olamayacakta. El ele tutuşmadan birbirine mektup yazmadan, özlemeden yaşanıp bitiyor her şey. İnsanlar evliliklerini bitiriyor “Benim neden bilmem kaç ekran televizyonum yok, avm avm gezemiyorum” diye. Oysa bizim bir üst neslimiz soğan kırıp yiyordu domates kasalarının üstünde. Hem de bir parça ekmekle.

            Bu aşk paradigmasını zaten anlayabilen yok. Benim kendi adıma anlamadığım yıllık geliri milyon dolarlarla ifade edilen zümrenin hata tarzını, aylık asgari ücretle geçinen birinin yakalamaya çalışması. Başarının ilk koşulu; neyi başaramayacağını bilmektir derler. Başaramayacaksın işte baştan belli. O meşhur kahve dükkanında ağzını büze büze en fazla bir yada iki kahve içebilirsin memur maaşınla. Avm senin neyine arkadaşım? Aylık erzakını al git evine.

            Hem avm rahatlığından daha güzel şeyler var. Mesire yerleri gibi. Piknik diye bir sosyalleşme aracımız vardı bizim. Çok ta güzeldi.

            İnsanların, insanları rahat rahat sevdiği, aşkı cebindekiyle değil de kalbinin her atışında yaşadığı zamanları özlemek suç değil sanırım.

            Bilmiyorum ben anlamadım bu yeni nesil sevmek olayını. Haksız mıyım?

            Pikniğe gidin bence. Bir ağaca yaslanın ve kainata bakın. Siz bakmayı bilirseniz ağaçlardaki kuşlar bile anlatır aşkı. Hem de gerçek olanı.

Bu yazı 1200 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum